Gündem 52

Coğrafyaları ve yerleşim bölgeleri, yaşam koşulları ve meşguliyetleri, kültürel ve insani eğilimleri ve eğitim seviyeleri; insanoğlunun geleneklerinin, görünümlerinin ve dillerinin farklılaşmasına, görünüşte aynı olan vücut hareketlerinin ve iletişim için kullanılan işaretlerin, bölgelere göre farklılıklar hatta zıt anlamlar taşımasına sebeb olmuştur.(Bu hareket ve işaretler; uluslararası ilişkiler düzeyinde ki diyaloglarda, dikkat edilmediğinde ya da bilinmediğinden tarih sahnesinde siyasi krizlere ve savaşlara neden olmuştur.)

İnsanoğlunun nerede olursa olsun; evinden iş yerine, küçük bir köyden büyük bir metropole, gelişmiş ve gelişmemiş topluluklara kadar farklılık gösteren yaşam alanlarında, aynı anlamı taşıyan ortak bir işareti/hareketi var mı ?

İnsanlar için ortak anlamı olan bir işaretin/hareketin ortak Dünya kültürüne kazandırılmasında ki baş rol(istisnai durumlar ? olsa da) Annelerindir. Doyduğunda ya da yemek istemediğinde annesinin elinden ve ısrarından ağzını kaçırmaya çalışan bir bebeğin yaptığı hareketler ile kazanılan/edinilen bir hareket/işaret... Dünya’nın her yerinde ve her kültüründe aynı anlama gelen; bir şeyi istemediğimizi, kabul etmediğimizi ve olmasını istemediğimizi söylemeye çalışırken yaptığımız(şu an yaptığımız) o işaret/hareket...

(İnsanlar; yaşamın ve insan olmanın ne olduğunu anlayamadığında insanları, yaşamı ve insan olmayı yanlış anlayanlar, anladıkları gibi yönetirler.(Bu yönetim için her yolu dener ve mübah görürler.))

İnsan suyun içinde ne kadar kalabilir ?

Su içmeden ne kadar yaşanabilir ?

Yaşam su olmadan devam edebilir, var olabilir mi ?

Bir kayanın üzerinden, bir yükseklikten ya da yüz üstü yüzerken berrak bir suyun derinliklerine bakıp, derinleşmesini takip ederken ya da mekandan bağımsız bir şekilde bunu düşünürken/düşlerken, insan yaşamı için gereken kara parçasının önemini biraz daha fazla hissedebiliyoruz. Sınırını, alanını ve kapasitesini tam bir bilinç ile düşünemesekte içinde yaşadığımız, 520 milyon km2 yüz ölçümü olan gezegenimizin yüzeyinin çoğu sular ile kaplıdır. 149 milyon km2 olan kara parçasından içinde ki dağları, çölleri, buzulları, bataklıkları, ormanları, yasak alanları, yaşama elverişsiz olan alanları vs çıkardığımızda insan yaşamı için elverişli olan kısıtlı bir alanın bazı kısımınlarına yığılan insanoğlu olarak göremediğimiz, farkedemediğimiz o şey nedir ?

Rutinler...

En askeri olarak barınma, gıda ve giyim olan temel ihtiyaçlarımızı karşılamak amacıyla çalışmamız/meşguliyetlerimiz dışında tercihen yaptığımız, ilgilendiğimiz, kendimizi meşgul ettiğimiz rutinlerimiz zamanla sıradan vakit geçirmelerden fazlasına, düşünce yapımızın ve hayat görüşümüzün etkilendiği/şekillendiği bir alana dönüşebiliyor.(kahvehane, kafe, gezi, alkol ve ortamı, sigara, sohbet, spor, eğitim...)

Bir düşünür...

(Madem alışkanlıklarımızın kölesiyiz, o zaman iyi alışkanlıklar edinmeliyiz...)

Düşünceler ve Hisler...

Dişçi koltuğunda uzanırken diş ağrımızın geçmesi;

Berberde/Kuaförde saçımızı beğenmemiz ve devamında ki vazgeçme hissi;

Acele/Telaşlı olunan bir durumda bekleme ânının çok uzun sürdüğünü düşünmemiz/hissetmemiz;

Kötü olarak kabul ettiğimiz birinin yaptığı bir iyiliği bile kötülük ya da çıkarı için yaptığına inanmamız(ona değişme fırsatı vermememiz.)

Kabullenişlerimizin değişmesi gerektiği ânları farkedemememiz(bilinçsizliğimiz) sonucu kendimizde ki ve karşımızda ki bir iyiliğin başlangıcına ve gelişimine olan karşıtlığımız, farketmeden bir hayra engel olmamız ve hayırsızlığa engel olmamamız.

Fark edemediğimizi, fark edemiyoruz...

Yazar Antoine de Saint-Exupéry, yazdığı Küçük Prens adlı hikaye kitabında ki Baobap ağacı için Küçük Prens’in sahip olmak istediği koyun ile bizlere ne anlatmak istiyor olabilir ?

Devam edecek...